İstanbul’a sık sık gidiyorum, ve her gidişimde Engin ile yemek programı yapıyoruz. Genelde öğlen iki farklı restoran, öğleden sonra gezmeler ve oradaki arkadaşlar ile buluşmalar, akşam yemeği için bir veya iki restoran ve gece geç saate kadar içki ve muhabbet şeklinde oluyor programlarımız. Bu geziler sırasında, hamburger cevherleri olan Dükkan Burger, Gourmet Burger Kitchen, Kızılkayalar, Kral Burger, Burger Bar, Mano Burger gibi restoranlara doğru düzgün hamburger yeme fırsatını kaçırmamak adına özellikle öncelik veririm. Bu restoranlar için ayrı ayrı yazılar yazmak isterdim ama şunu diyebilirim ki; hemen hemen hepsinin ekmekleri çok güzel, bazılarının etleri çok başarılı – yanında hiçbir garnitür olmasa çok lezzetli olacak şekilde, bazılarının ise malzemeleri ve sosları çok iyi. Benim için hamburgerin eti en önemli kısmı, o yüzden McDonalds ve Burger King gibi fast food cafe’lerin hamburgerleri bence birer mutfak suçundan ibaret (gavurcada “culinary crime”). Şansımıza, Ankara’da Num Num’ın ve Butcha’nın etleri son derece güzel, ortalamanın çok üstünde. Bu iki restorandaki bütün hamburgerleri yedim, ve favorimin Num Num’daki Blue Cheese Burger olduğuna karar verdim. Ne zaman da Num Num’a gitsem, yanımdakileri yarım Blue Cheese Burger ve yarım pizza paylaşmaya zorluyorum, sonuç da güzel oluyor tabii ki.
Blue Cheese Burger, hem yaratılmış hem de evrim geçirmiş :) Yaratılışının temelleri, 1300-1400lü yıllarda Avrupa’da etin kıyma haline getirilmesine dayanıyor. 1700lü yılların sonlarına doğru, Avrupa’daki en önemli limanlar Almanya’daymış, ve New York’a giden alman denizciler, 1300lü yıllarda Ruslardan öğrendikleri ekmek soğan ve et karışımı yemeği New York’lulara öğretmişler. Başta New York’ta “Hamburg stili pişirilmiş biftek” - “Steak cooked in Hamburg style”, sonra da “Hamburg bifteği” - “Hamburg Steak” olan yemek, 1800lü yılların sonunda iki ekmek arasına girip şimdiki formatına kavuşuyor ve Hamburger (Hamburglu) ismi ile satılmaya başlanıyor. Hamburger tarihi, aslında baya tartışmalı bir tarih o yüzden en temel ve kesin şeyleri yazıp bırakıyorum. En sonunda da hambuger, Amerikan Mutfağı’na atfediliyor ve hepimizin bildiği gibi Dünya’ya en hızlı yayılan yemeklerden birisi oluyor.
Küçüklüğüme dair hatırladığım, yerken kendimden geçtiğim bazı yemekler var. Bunlardan birisi de, sanırım Side’deki Petrokent’te yediğim Cheeseburger. Ufak ellerle ön tarafından bastırarak tutup yediğim, içinde bol ketçap mayonez olduğu için sürekli etinin arkadan kayıp çıktığı bu yüzden eti devamlı elimle ittirip içine soktuğum, yerken uzun uğraşlar verdiğim bu cheeseburger’in en çok sevdiğim tadı, klasik sarı renkli ince Pınar cheddar peyniriydi. Günün belki de en zevkli anı benim bu cheeseburger’i yeme anımdı, hiç bitmesin isterdim. O zamandan beri bu klasik cheddar peynirlerini çok severim. Num Num’daki Blue Cheese Burger’in ilk artısı benim için bu.
Num Num’da hamburgerler, bol sayıda ince patates kızartması ve coleslaw salatası ile geliyor. Patatesler güzel, özellikle coleslaw çok iyi. Hamburgere gerçekten yakışıyor. Eğer kaliteli, doğru düzgün bir hamburger yemek istiyorsanız, çok değerli aşçı Mehmet Gürs’ün Num Num’ında Bacon ve Blue Cheese Burger’ını gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
6 yorum:
Timboo Cafe'nin hamburgeri bakımından üstüme alındım. Onu her fırsatta sürekli öven benim zira ;)
Butcha'nın hamburgeri değişken. Park Caddesi'nde bir kere çok bayat bir ekmekle gelmişti ve tam bir hayal kırıklığı idi. En son Panora AVM içindeki Butcha'da yedim. Son dönemde yediğim en güzel burger olma özelliğine sahip.
Burgerstory sloganda iddialı, içerikte zayıf sanki.
Num Num hamburgerleri ise bunlar arasında hak ettiği yeri buluyor.
Bir de GOP'taki Amarillo'nun burgeri var. Bence başarılı.
Daha iyisi elbette olur da; şimdilik elimizdekilerle yetineceğiz.
Yazı süper; eline sağlık Deniz ;)
Damla merhaba, evet sataşmama senden bir cevap geleceğini biliyordum, ki geldi :)
Restoranların tutarlı olması aslında göz ardı edilen çok önemli bir konu. Şimdi ismini hatırlayamadığım Michelin 3 yıldızlı bir restoran vardı. Bu yıl 2 yıldız almışlar, sebebini sorduklarında ise öğrenmişler ki müfettişler restorana üç kere gelmişler, üçünde de aynı içeceği istemişler. İki seferde limon dilimi süsü ile gelirken bir seferde lime dilimi konulmuş, o yüzden yıldızını almışlar restoranın.
GOP'taki Amarillo'yu Dilara'dan duymuştum bir yorumunda (http://eatingankara.wordpress.com/2010/03/23/burger-story/#comments). Türkiye'deki son 1 ayımdayım, vakit bulursam gitmeye çalışayım, merak ettim. Teşekkürler.
Ayrıca bir arkadaşımdan, Eskişehir yolu Opet içindeki Kafe's in hamburgerinin çok güzel olduğunu duydum. Sahibini tanıyordu arkadaşım, etlerini Butcha'dan temin ediyorlarmış. Orası da denenebilir.
Uno ekmek ve Pınar köfte tespiti çok çok doğru. Timboo'ya da çok yüklenmeyelim , zaten Ankara'da alternatif az :)
Num Num'ın hamburgerleri gerçekten Ankara'nın en iyilerinden biri ama ekmekleri yazıdaki gibi çok özensiz ve bazen ciddi anlamda bayat olabiliyor..
Benim burada önereceğim başka bir lezzet var.. Pestolu tavuklu çıtır dürüm diye bir şey yapıyor bu adamlar, hakikaten aşmış bir şey..
Tavsiye ederim.. :)
Bahçeli 2. caddenin başındaki Big Baker, 6. cadde Bigos ve Kızılay Roxanne'in hamburgerlerini de tavsiye ederim.
Bahçeli 2. caddede Big Baker, 6. caddede Bigos ve onlar kadar güzel olmasa da Kızılay Konur'da terasa yerleşmiş olan Roxanne'i tavsiye ederim..
Amarillo'nun adını baya duydum. Ankara'da domuz eti servis eden nadir yerlerdenmiş
Yorum Gönder